kendi şiirine mahcup şair

-sana diktiğim elbise olmamış.
 dedi terzi.
kadın ise
-yooo gayet de beğendim tam bana göre dikmişsin.
dedi. 
terzi 
-öyle diyorsun da ben beğenmedim sendeki duruşunu ya da fazla gelmiş sana.
-nasıl yani? diye sordu kadın
terzi tekrar söze girdi,
-sanki sen değil de elbise giymiş seni.
dedi.
kadın afalladı, anlamadı terzinin ne demek istediğini.
-ne demek istiyorsunuz anlamadım? 
dedi.
terzi,
-zaten anlasaydın ben bu cümleleri kurmuş olmazdım. 
dedi ve ekledi,
-lütfen çıkarır mısınız? dedi.
kadın durumu anlamamış olmakla beraber çıkarıp elbiseyi bıraktı tezgahın üstüne, şaşırmış ve biraz da kızgın bir şekilde
-iyi günler size o zaman! deyip çekti gitti.
bense bir hafta önce verdiğim paltomu almak için sıramı bekliyordum bunlara şahit olurken.
kadın gitti gitmesine de mekanda bir anlamsızlık duygusu bıraktı çırağın göz bebeklerinde, o da anlamamıştı ustasının neden böyle davrandığını.
durgun bir göleti andıran bakışlarım biranda azgın bir nehre dönüştü ve kıskandım terziyi, keşke benim de böyle bir imkanım olsa da, yazdıklarımı geri alabilsem.
sözlerimi, şiirlerimi, mesajlarımı ve söylediğim şarkıları. anladım çoook ölçüsüz yazmışım bütün şiirlerimi, hepsi de serbest nazım.


 

Hiç yorum yok:

Zıtlık

Üsküdar'dan bu yana lo kimin yurdu? A.Arif kendine  mağdur, mağdura da fail süsü vermiş faillerin yurdu!