sanırım taştım
sığacak bir kabım
katlanacak bir dolabım yok
dökülmüş ötem berim
derim
toplayacak kimse yok
...
hangi cehennem alacak ruhumu
hangi yangın o köze dokunmaya cüret edecek?
kendimi imla kılavuzundaki bir imla hatası saydım
ötesi yok
avunduğum hiçbir duvar
teselli etmiyor
hiç bir duvar
teselli bir uzak ihtimal şimdi
olancasıyla ihtimam gösterdiğim
...
su istedim
bir çeşmenin önündeyim
ellerim buz
ayaklarım su
ağzım tuz içinde
damağım bir meşke dalmış dilimin ucu ile
dilim kemiksiz
kuru kupkuru şimdi
aççokaçşimdi
...
bu bendeki efkar
bu bendeki efkar
bu bende efkar
başka surette sırıtmıyor böyle
sorsan hüznün darağacı bir ruh hali içinde resmim
kulaklarım, ağzımın sınırlarından usanmış
tel tel dökülüyor çizgiler suretimden
...
ilk hangi iklim ters yaptı,
hangi kapı kapandı,
hangi tel koptu
ve ahenk hangi bakışta kaptırdı kendini o çıkmaz yokuşa
...
artık
taştım
katı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder