on şubat ayini

duru ve berrak bir su

birazdan bir toz bulutuna bulanacak 

bir hortumun marifetiyle

uçuşan naylon poşetler

göğünde

ruhum bu teşbih 

sana bu tasvir sana

...

t/ipsizdim 

dipsiz kuyulara hüznümün ağırlığıyla boca edildiğimde

çocuktum daha 

daha kendime bir ilk, bir bahar bulamamıştım.

...

kimse duymayacak biliyorum 

sesimi,

sesimizi 

ben hem BİR'im hem de ÇOK'um

arasan yerle gör arasında aslında orada da yokum 

olmadım hiç

bütün mesafeler uzak 

bütün eller yumuşak, kadife sesli bütün yüzler

saçlarım bir elin hayalinde kaldı, 

sesim kadife bir noktanın ezgisinde

kastım bu değildi yaşamaktan

kıstım, kıstırıldım.

...

diken ve gül 

hangi mahkumun açmazı 

gülün mü?

...

biliyorum kimse salmayacak ipini

sarkıtmayacak bedenini

cepleri dururken uzatmayacak ellerini... 

onşubatayini

burada noktaladı 

hüznün tayinini

geldi ve bir daha gitmedi...







Hiç yorum yok:

Zıtlık

Üsküdar'dan bu yana lo kimin yurdu? A.Arif kendine  mağdur, mağdura da fail süsü vermiş faillerin yurdu!