HİÇ

kendine batar mı dikenleri bir gülün
sinesi dururken bülbülün

baktığım nefes kadar bir yol
bok çukuru
ağzı
dünyanın
kokuyor da kokuyor
sevgilim
bir gülü sana layık gördüm
ellerimde çiçekler oysa kırdan

kırdan bozma
kırılmış gövdelerinden
çiçekler
geçsin diye ağız kokusu bu dünyanın
ellerimden
sana
uzanıyor...

baktığım nefes kadar bir yol
her şey bir bahaneye teşne

hiç!

kendine batar mı dikenleri bir gülün
sinesi dururken bülbülün


bedenin darası

dara
düştüm
üşüdüm
bir keklik iki sekmelik mesafede
düşer kanadının yolu üstüne
sen kek'lik deryası
uzun uzadıya
boylu boyunca
dicle ve fırat...
darasını düştüm bedenimin
ruhundan
ağırlık kime göre?

şimdi sen orda
ağıtlar çeşmesi,
kan damarı,
gölgesiz ağaç;
ben burda çukuru vicdanın
apartman boşluğu binanın

aramız uzun
bir mesafe

kuş uçuşu derler
ya/
lan
ne kuşu ne uçuşu
mermiler kanatsız kuşlar
ateşten
sıcak ve demirden
dara düştüm, üşüdüm
ha amed ha ankara,
silvan ve cizre
durmadan kanıyor bu (y)ara...

cumanız mübarek
kıbleniz kabe
tanrı size ya'allah demişse
bizim değildir,
susuyorsa bunca rezilliğe
burası dünya değildir...

toprak "teberik" niyetine paylıyor kendini
düştüm darasını ruhum
ağırlığım kaç yara
...



RUHUNUZDAKİ İSTİKBAL SAVAŞI


ruhunuz bir apartman boşluğunu andırıyor
en az onun kadar hayati
ve
bir o kadar da kimsenin umursamadan
çöplerini attığı, 
sofrasını silkelediği,
burnunu sildiği mendili attığı
yerdir
...
gençleri öldürüp öldürüp
ruhunuzun boşluğuna gömüyorlar
bir vatan deryasının kirli sularında
bir sultanın istikbal savaşında

...


Zayi İnsan

zuhur etti kendini
zehir
zemberek
zerrem
...
ucum
bucağım
sığ
sekter ufkum
...
kan,
kin bulutundan
kına doluyor
doğumda
bıçağın suçu yok
tutan
el kadar
...
ben
bedenime ruhun üflenmesi
nedeniyle can almış insanım
her zerrem
zehir
zemberek
...

Cennet/Cehennem

böylesi zamanlar
cennet, cehennem 
melekler ve zebani ordusu
kapılarında
bekler
herkes
sanır ki
cennettir payına düşen
oysa
cennet yok
cehennem ise
yaşıtımız
herbirimizin 
yaşattığınız,
yaşadığımız
böylesi zamanlar
da
...

hamil


her"kes"
bir "şey"in
hamili,
kimi hoş sözlerin
kimisi boş sözlerin;
kötü fikirlerin kimisi
kimi iyi fikirlerin

...

BOMBA

zaptetmesin ellerini
deli gömleği eldivenlerin
ellerin yarı açık
(kudursun)
cefa ellerin
i/pim elinde
çek istersen
aşk bitti nasılsa
dağılalım 
ikimiz
de
...

Teslimiyet

yokuş yukarı iniyorum şunca zamandır
malum bütün
çıkışlar bize kapalı
kendimi kıyma gibi hissediyorum
sanki
daha önce etmişim de
kıyılmış iğdiş edilmişim
bir et bu kadar küçük düşürülmez hesabı
ince un ufağım
ve
kim ne derse desin ben kıymayı sevmem
ete hakaret sayarım kitabımca
öyle işte kıyılmış gibiyim artık hiçbir zaman
kemiğe bürünemeyecek kadar
hemde
...

İnkar

sende bilirsin herkesin
bir değil gözü
gördüğü
kör değilse
aynıdır
ama
hani insan bir bahanesi olsundu ister
görmemenin
bu kör sağırlığın bir sebebi
yok nedense
kirden başka
çapaklarına biriken
ve
görmesine zeval hükmünü giydiren
...

KÖK

ağacın dalları nereye uzanırsa uzasın
canı kökündedir
ruhu kökündedir
dallarını keser budarsın
kırar incitirsin o yine de
filizlenir
ya kökü öyle mi
o daha daha hassa
belki de sırf
bu yüzdendir
toprağın onu sarıp sarmalaması
alıp içine koruması
...


doğu

tapusuz bir toprak parçası
hayalden bozma çizgiler
herkesin sınırı var bize
bizimse sınırsız her bir şeyimiz
sevdamız, aşımız, suyumuz
yurdumuz sınırsız...

Farksızlık Münazarası




















şehir kalabalıkmış, büyükmüş, güzelmiş değilmiş
ne farkeder...
sen
"kişi başına düşen manzaradan"
haber ver...
misal 
istanbul 
ne kalabalık
ne büyük
ne de güzeldir...
oysa kişi başına düşen hüzün kadar
düşmüyor manzarası...

Tahlil

...
güneş 
kendine soluyor neşesini
en dik baktığına kuraklık 
en uzağına soğuk bir 
iklim bahşediyor

(ahlaklı) herkes 
üşüyor 
ve çakallar ısınıyor/ken-
dine
...

oyun

ahvalin budur...
sen yoksun
seyrin yok
boşsun 
boşluğa bakıyorsun 
ekranın önü arkası birdir
baktıkça azalan
azaldıkça
yok olan sensin...

Perperik

mutluluğu ömrü kadar
bir kelebeğin
sırrı
kendisi kadar
bir ışığa meraklanır
gece boyu
uyumaz
uyumaz
ölür
kelebekler... 

İÇİNİZE BAKIYORUM

içinize bakıyorum 
huyunuza, suyunuza, 
gözlerimle gözlerinize 
içiniz güneşli bir günde yerdeki kuru yaprak gibi 
kımıldamıyor yerinden,
içinize bakıyorum sırf siz durduğunuz yerde rahat durmayın diye
onların katliamından değil benim bakışlarımdan rahatsız olun
gözlerim sizi izler günboyu, geceler boyu...
içtiğiniz suda,
yediğiniz lokmada,
yattığınız sıcak yatağınızda,
çocuğunuzun başını her okşadığınızda
yanıbaşınızda olacağım...
ben ki bu yaşımda katliamlara alıştım atalarım gibi
sizde bu bakışlarıma alışın...
‪#‎şengal‬ ‪#‎shangal‬ ‪#‎shingal‬ ‪#‎SengaldeİsidKatliamıVar‬ ‪#‎melektawus‬

Foto : Reuters (IŞID çetelerinin katliamından kaçan Ezîdî kız çocuğu.)

ŞENGAL

bütün o gelişmişlik safsatalarınız
beş vakite böldüğünüz
tanrı'ya hoş görünme çabalarınız,
siz yükseldiğinizi zannettikçe alçalan vicdanınızı kaldıramıyor düştüğü yerden.
bu çocuğun ayaklarının altında
neyiniz var
neyiniz yok ezi(l)di...






GERÇEK

...
gerçek,
herkesin kendi payına düşen replikleridir zâr
kimse farkında değil
oya
b(u)oyunun
...

katılımcı katliam

katliam
katıla katıla,
aymaz ve hanesi bir serin nefes uğramaz
eda misali suretinizle
hepiniz, topunuz ve kırık kelimelerin yedirildiği cümlenizle
birlik, beraberlik ve yekvücut olma zırvalarınız,
bedene kefen, kefene bedel biçemeleriniz.
abaküsünüz düşmüyor ellerinizden
her akşam
saydırıyorsunuz...
kahirede 1....., serêkanîyede 2........., kêrkûkta 3.......... ve diğer yerlerinde
bedenimizin....
sayıdan başka nedir ki ölüleriniz
ölü dolu deniziniz...
burnunuzda bir direk yok anladım
sızlamak sizin
vicdan tarlanızda bitecek bir şey
değil 
o sızı
ancak 
eliniz kolunuz kanayınca sızlar bir yerleriniz
gerisi ihale ve fesat
katliam, katliam, katliam...

Zıtlık

Üsküdar'dan bu yana lo kimin yurdu? A.Arif kendine  mağdur, mağdura da fail süsü vermiş faillerin yurdu!