CAM YÜREK

...

gidince soğuk, gelince sıcak...

soğuk, sıcak...

soğuk, sıcak...

soğuk, sıcak...

soğuk, sıcak...

soğuk, sıcak...

soğuk, sıcak...

gidince soğuk, gelince sıcak...

böyle giderse/n

yürek

çatlayacak

...
İ.D.

AHKAM

VAZİYET
...üstad bağışla beni, insanın susması
"kelimelerin kifayetsizliğinden değil
haznenin fukaralığındandır."
İ.D.
bırak da suretin iz bulsun kendine
bu yarık iki damla yasla
büyüdü
sonra aramıza uçurum gibi kondu
ben derim ki
uçurum değil bölen bizi iki yana!
tutuyorum ellerinden
ikimizde yattığımız yerin ucundayız
gözlerimiz
birbirine değiyor
ben sana
bakıyorum
sen uzak bir masalı seyreyliyorsun
suretimde
içinde olmadığım
içimde olmadığın
uzaksın…
oysa
altımızda aynı dünya
ve yan yana senle biz…

İTİRAF

ben çok çektim gölgelerden
bu yüzden uzun zamanlar güneşe çıkmadım
bir yarasa gibi
hep ışıksız zamanlara denk getirdim bütün randevularımı
çoğu zaman
karanlıkta bile bir siluet
ardımda önümde
kah yere yapışık
kah önümde ki duvara alışık
izledi beni
gölge’m…

SONUÇ

çok sonra anladım
güneşe çıkmak,
gün/yüzüne bakmak istiyorsan hayatın
gölgeni yanına almalısın
ama
kendi gölgeni
içinde/ki
ölülere mezarlık bulmalısın
gömmelisin onları
topraktan bol ne var
gömülmeye…

İ.D.

KIRIK KALEM

...

şair

yazdıkça

şiir

tüketiyorsa içindekileri/ni

kırsın

kalemini

...
 
İ.D.

OKYANUS


...
biliyorsam
anlıyorsam
hayatı
yani
bugüne değin
hani
iyi
bir öğrenci olarak
iyi bellemişsem
ve değilse
öğrendiklerimin
hepsi yanlış
hiçbir telaş sebepsiz değil
...
hiçbir çaba sonuçsuz,
hiçbir uzaklık uçsuz değil
görmek istediğinde bakmalı
bakmak yetmediğinde akmalısın
o uzaklığa
...
su gibi,
rüzgar gibi
...
nicedir
bir okyanus düşü
düşüyor aklıma
bildiğin düşmek işte
öyle böyle değil
düşmek nasıl bir şeyse öyle
...
ellerimi uzatıyorum ellerim
kollarımı uzatınca da kollarım
uzuyor
ve
bazen de
engel olamadığım bir iştahla büyüyorlar sanki
hem sadece
onlarda değil
gözbebeklerim
iki can taşıyorlar
gibi
bir hayata gebe
büyüyorlar
mütemadiyen
...
durmak utanç verici diyorum
işte
...
sana akmalıyım
derinliğin kaç fersah?
kaç metre?
kaç kilo metre?
...okyanus...

DÜNYA

DURUM

şimdi,
şu gördüğün kocaman binaların,
şu genişletilmiş duble yolların,
sanayinin, mekteplerin ve sinemaların
akademik safsataların;
bütün iyiniyet mektupların(ın)

tek bir derdi vardır
birilerini daha zengin
ve
daha mesut etmek


BUGÜN

suyu,
ha musluktan içmişsin,
ha damacanadan
yahut plastik şişeden
daha çok mesut
ve
zengin etmek içindir
daha hoyrat birilerini



İSYAN

oysa herkese yeter
yeterinden bile fazla,
herkese yer var
yeryüzü sofrasında
sıkışmaya gerek yok
alabildiğine,
olabildiğince
yayıl/ın,
bağdaş kur/un
amuda kalk/ın


İ.D.

DÎL

dilimin
ucunda
insanlık kadar
yaş almış
bir ezber
dilin dilime
değince
bozulan
...
İ.D. 

BAKIŞ ACISI

her şey güzel,
her yer bahar,
her mevsim kollarının arası 
ya da 
kolarının arasıdadır bütün mevsimler;
bazı polisler iyi;
zenginler çevrenin dostu,
çevreciler fukaranın;
hayvan sevenler
insanlara da düşkün;
kürtler/le  türkler/le
barışmış
...
inanmak istersin
... 
çok değil
her şey güzel,
her yer bahar
her mevsim kollarının arası
ya da 
kollarının arasındadır bütün mevsimler 

İ.D.

SERKEŞLİK

sesinde bir başkadır

serkeşlik…

bir başka sarhoşluğu olur hayatın
bir sen d’olunca sendeleyen
aklım…
yanan, tüten
bağrım…

dumanlı
bir efkar,
sıratta sorgu sırasında
gibi
ellerim avuçlarım terden kan revan
içimde…

ne içersem içeyim
sesinin suyu gibi değil

“meyler, neyler bana
gönlüm sana meyler…”

İ.D.

VAZİYET

...
söz
bütün ayrılıklardan sana sığınacağım
senin
hiçbirşeyin
yok
...
...
kiminin cesetleri
olur
içinde gömmeye yer bulamadığı
/
kiminin gölgeleri
karanlığında bile peşinden ayırmadığı
/
senin
hiçbirşeyin
yok
/
.
..
...

İ.D.

Kal(ı)p

...

bir hayalden kaçarken

kalbi kapıya sıkışan birinin

ikircikli durumu;

açarsa kapıyı hayale kapılacak,

açmazsa kalbinden olacak

...

İ.D.

KAPILAR

...

içeriye açılan kapılar gördüm,
sizde gördünüz,
bilirsiniz onları
en
az
benim kadar;
dışarıya açılan kapıları da gördüm,
sizde
gördünüz,
bilirsiniz onları
en
az
benim kadar;
bir de
hem içeriye hem dışarıya
açılan kapılar var
kim nerden itelerse
ona göre açılan
...

ya ben?

...
 
İ.D.

HAZAN

‎...
kısacıktı hayat,
sonbahardı
bütün mevsimler
yapraklar yorgundu dallarda
...
düşüyorlardı
birbirbirbirbirbirbirbirb.....
...
esmerliğim yapraklar gibi sarardı
bende
yapraklar gibi
yaparak
düşe/
yazdım
kendimi
...

"anladım, toprak çok uzakmış dallara"

ALINDIM

...
 
İ.D.

MUTLULUK SALINCAĞI

...

gitmek için bahanem/
çok kalmaya
sebep arıyorum
ey sebep
neredeysen
gel
bul
beni

ölmek için bahanem/
çok yaşamaya
sebep arıyorum
ey sebep
nerdeysen
gel
bul
beni

...liğed anuşob mırarsı kıtra alna...

İ.D.

Doğu

‎...

bütün ölümlüler doğuludur

yakın/orta/uzak

ama

doğuludur nihayetinde,

bütün ölümler öyle olduğu için
...

bu yüzden

yaşarken teninin rengi ne olursa olsun

ölürken bütün bedenler esmerleşir

 
İ.D.

VUSLAT

...

ikimizin boşluğunda

duruyor ne varsa

sen, ben ve duvarımız

pis, sevimsiz duvarımız

çatlaklarından sızıyorum ikide bir

hava gibi

evet aynı onun gibi sana gelen bütün boşluklara

sığı(nı)p

...

gözlerimin cenneti,

huzurun duruyor mu yokluğumda

bilmiyorum

ama

sızıyorum işte

boşluğun

başımda kül rengi bir bulut

dokunsan dağılacak,

gel/sen

yok olacak


İ.D.

Firar


içime,
 sormaya geldiler

seni.

içerimde neler olup bittiğinden bihaber

içim

dışıma çıkmış

seni

arıyor
İ.D.

SANRI



hep bir şeyin sanmada

ben\dim

oysa 

sen, 

kendi aleminde

sen\din


İ.D. 

ZİNDAN I

bildiğim tariflerin hiçbirine uymuyor
sende zuhur eden insanlık
olmuyor!
diyarbakır,
bir ev kazası
göz göre göre
herkes göre göre
görev bilincinin sonuna kadar
nereyse orası
oraya kadar
ne kadar boş ev, boş yer ve boş hücre
varsa
hepsi herkes kadar
her şeye dar
ama
önce kendisine
yıldıran bir baskı aracı elindeki
adamın
salahiyetinden bir şey yitirmemiş
tanrım!
sen varsan
peki buradaki kim?
diye soruyor/um
dönüşüm sohbetleri
insan ekonomisi
geri dönüşüm bilirsin işte
...
tanrı’m
insanlığın k/esat
oktayyıldıran bir ağrı gibi orta yerinde diyarbakır’ın
midemin altı üstünde bir yerde
kim kin kusarsa o süpürsün diye dilinin ucuyla
elinde


yazılı dövizler tanışırdı
önce

taşımak
ne
kelime



İ.D.




İKİMİZ

bir

/ilikte
gezinen
/kandır/

toplamımız
...
beni al
sen ak
damarlarımda

/dolandır/

gerçeği bu
varsa
ötesi
bil ki

/yalandır/

...


İ.D.

LAL

sevda/m

sokağına vardın mı,

ömrüm

ikiye böler kendini;

biri sana gelinceye kadar olanı

(ki yalanmış);

diğeri sana

vardıktan sonra

LAL

...

İ.D.

UMUT

...


bilirsin ki

sevdanın senin

sokağına uğramak

gibi

bir alışkanlığı

YOK/

bekleme.

...

KALABALIKLAR



...herkes hem başrol hem de figüran
ama
kimse bu gerçeğin farkında değil...

herkes içinde merkezin

her merkez içinde herkesin...

 ve

çok

kalabalıklar

herşey, herkes
...

herkes kendinden geçmiş sanıyor bütün

hatlarını hayatın

ve bilcümle varlığı ne/ise/ne

oysa

bir başkasının hatasına çarpıyor çapı
 
ve

onun 

yoluna denk gelince

hayat çizgisi

kendini yol sayıyor

bu hep böyledir

kalabalıklar

da
...

her nokta bir merkez

gibi dururken kendi içinde

oysa o kör bir noktadır

bir diğerinin ininde

...
İ.D.

MESELA YANİ-I

önceki hayatlarınız olabilir
ya da sonra/da
doğmuş olabilirdiniz
ya da belki önce de/n
ölmüş olabilirsiniz
yani sözüm size olmayabilirdi

orda doğmuş olabilirdiniz
burada’da doğmuş olabilirdiniz
suda bir balık olabilirdiniz mesela
ya da uzak bir iklimde teni sıcaktan solmuş bulunabilirdiniz
atmosferde bir toz bulutu
işte
her neyse

önceki hayatlarınız olabilir
ya da sonra/da
doğmuş olabilirdiniz
ya da belki önce de/n
ölmüş olabilirsiniz
yani sözüm size olmayabilirdi

velhasıl sonradan görme(kte)yseniz

alt(ınızda sizi ayakta tutan bir)yapınız yoksa
yani aslında önceden gördüğünüzü
sonra görünce aymışsanız

şuncacık bilgicik bile sizin bulanık suyunuza tenezzül etmemişse
yani nebatı vareden onun görünen kısmı değil de görüneni vareden çekirdeği iken
siz sadece gördüğünüze aldanmışsanız

yani topraktan çıkan bilcümle nebata sebze
muamelesi yapıp bunların aslında hepsinin sebze olmadığının ayrımı
size bağdat kadar uzaksa

ve tüm bildiğiniz
bu cehenneme dair
güneşin önce doğup sonra batması ise

en çok güneşin battığı anlara sarhoşsanız
ve güneşin en tepede olduğu anlarda ayaklanıyorsa sancılarınız

gözünüz bu kadar
bir aydınlığı kaldıracak merceğe sahip değilse
kamaşıp kapanıyorsa aydınlıktan

otobüs kuyruğunda bile ilerlemeye takadı olmayan bir tabiatınız varsa,

idrakinizin meşgalesi, idrar yollarınızın yoğunluğuna bağlıysa,

ömrünüz sidikli bir yolun
sağından gidip solundan dönmekten ibaret
saysın bütün macerasını

önceki hayatlarınız olabilir
ya da sonra da doğmuş olabilirdiniz
ya da belki önce de/n
ölmüş olabilirsiniz

yani sözüm size olmayabilirdi.

İ.D.

DÜŞ

bir düş bu kadar mı çeker
seni/
/bana
seni/
...
oysa bitmek bilmeyen raflar dolusu kitaplar
duruyor masa(lı)mda,
sana
okumam,
sana
anlatmam
gereken
...
elimin gittiğini içim almıyor
içimin aldığını elim tutmuyor
ama başlamalı bir yerden
ve
bitirmeli
bu inadı
düşe kadar
...

İ.D.

OK'U

bir cümle say
varlığımı,
ben anlamıyım!..
benim seni bulmam,
seni anlamam yetmez...
senin de,
bende
anlam bulman lazım/bende ki anlamı bulman lazım…

İ.D.

...

sokaklar
daha bir şen,
daha bir kalabalık
gözümde...
konak meydanındaki güvercinler
çığ olup çoğalır başımda...
içim,
içinde yer arar kendine,
...sığınağım var!
bir sağanağı yaşıyorum
şimdi
gözlerim aydın
ömrüm senin
yolunda
...

İ.D.

HATIRAT

sokaklar
daha bir şen,
daha bir kalabalık
gözümde...
konak meydanındaki güvercinler
çığ olup çoğalır başımda...
içim,
içinde yer arar kendine,
...sığınağım var!
bir sağanağı yaşıyorum
şimdi
gözlerim aydın
ömrüm senin
yolunda
...


İ.D.

DÖNÜŞ

                  …adımlarının kıymetini bil/sen yolu değil yol
                                                                                  seni çeksin…
yol
bazen
kendinden geçmişse;
yol, yoldan çıkmışsa yani;
yani
seni gideceğin yere değil de
gitmek istemediğin yere
götürüyorsa
ve
onun götüreceği
yerin/de nasıl
bir yer olduğunu biliyorsan
sen/de yoldan çık…
gitme
o(a)raya…

İ.D.

TEŞBİH-İ SEVDAM



bir
tahterevallinin
iki
ucu gibiyiz
ayrıyken bir anlam buluyor varlığımız
bir yerde buluşunca
bozulup
gidiyor
 ayarımız

İ.D.

Bilmece

dünya, kimseye diyemediğin sırrınım
varmı ötesi...

...
ya ben küpüm
içimdekiler sır/
ya da ben sır'rım
dışımdakiler küp/
...
ya bu dünya küp
bense içindeki sır
...
İ.D

Zıtlık

Üsküdar'dan bu yana lo kimin yurdu? A.Arif kendine  mağdur, mağdura da fail süsü vermiş faillerin yurdu!