çölsünüz
yani hayat namına bir şey kalmamış
içinizde
öylece varsınız
öylece...
sahi siz başından beri mi
böyle...
yani çöllüğünüz yeni bir şey
değil
yani
sonradan olma çöl değilsiniz
değil mi?
"fıtrat"ınızın bağışladığı bir şey
sonradan
hiç bir varlık
hiç bir şey
hiç bir yaşam formu
bu denli deforme olamaz...
Çöl
Yanılgı
"çok kere"
yanıldı durdu terazi
ter içinde
ter içinde
umduğu neydi de
bulduğu değildi
o
...
"bir kere"
insan bir tartıya düştü mü
emsal emsal diye böğürür
bulur (mu)
bulmaz (mı)
...
sinem tamda bu anda
bir taşa mihmandarlık etmeye ne kadar da
gönüllü
binbir gecede olsa
yaslasın ona kendini
taş bu ne de olsa...
geçmiş
bir gölge
bir bilge evin içinde
belki bir özlem
dokuzçeşmede
duruyor
burnumun sızlayan direğinde
...
dedim ya terazi
yanıldı durdu
kantarcı ter içinde
kantarcı
terazi bir çocuk işi oysa
yer yarılsa gövdesinin sığacağı
oyuk bulunmaz
kantarcı
...
insan
bir tartıya düşmüş
emsalsiz bir yargıya
neye kime göredir ederi
...
geçmiş
gevran ovasında bir handa
çocukluk ve münasebetli ne kadar
hissiyat varsa insan içinde
bugün
emsalsiz yaşanıyordu orada
su bile
suydu
....
AYMAZ
Dünya
yaşadığını sandığı yer
evrenin havası en bol yeri
kimsenin nefes alamadığı bir yer
bir cümle düşün imlanın bütün sınırlarına sadık
anlam ile ilgili bütün duraklara uzak
bildiğim hiç bir şey yanaşmıyor
adına yaşamak dedikleri bu boşlukta
bir kere daha gelmek sanırım hiç iyi fikir değil burası için
bir daha bu çukura düşmek varsa bir yerde cehennemin en dip yeri
daha makbuldür
senden dünya...
Kuşlar
ne kadar kolay yolları varsa buluyorsun
bir atom bombası kaç kişi
kaç kuşak eder(yerle bir) biliyorsun artık
nasıl durur yağmur
nasıl kurur dereler
vadiler nasıl dönüşür çöle
biliyorsun
hikmetin oooohhhh
sınırsız...
yine kendini alamıyorsun
kuşlara bakmaktan
biliyorsun senin
bildiğin çer çöp ne varsa o kanatlarda var
hareket, hareket, hareket...
hakaret ederek doğaya
kuşlara...
İnsan
ERGEN ASABİYETİ
kimse giydirmez çocukluğunu üstüne
paylaşmaz oyuncağını
kumunu kalesinin
her yer kumdan olsa bile
...
"kimse anlamaz seni sevdiği kadar
ve
kimse de sevmez seni anladığı kadar"
nefreti her zaman yanılgısı kadardır herkesin
yanlışı en az doğruları kadar
...
kimse giydirmez çocukluğunu üstüne
kendi mezarını açar sana ölüm sıraya girmişse
"sen önden öl..."
...
KEŞKE GAZELİ
SAYI DOĞRUSU
sıfır ile bir
arasındaki mesafe kadar uzun değildir
sıfırdan bire çıkmak
zor...
YAKINMA
yollarda ezip kenara attığınız kediler ve köpekler için
yurdunu işgal edip bina diktiğiniz karıncalar ve böcekler için
sizin yüzünüzden güzergahını değiştirmek zorunda olan kuşlar için
salyangozlar, ağaçlar ve dağlar için
bile
bile
bile
yerin yok
ne yerin alt katında
ne de üst katında
hiç bir şey için olmasa
bile
tanrı/m varsa/n
cennet
faillere değil mağdurlara yerdir
...
ronî
ciğerlerimde alabildiğine serinlik
derin ve eşsiz bir nefessin
göğüs kafesimde şenlik
RİYA
aslında
kimsenin üzüldüğü yok kimseye
sadece...
.
.
.
.
Uğurböceği
bütün merhametiyle
elde avuçta ne varsa
koyuyor kanatlarına
dört işlem
beş iklim
altı kıta
sayıyorum hepsini bir bir
bir uğurböceğinin kanatlarında
...
şimdi söyle uğurböceği
dünya
ne kadar büyük
senin kanatlarında/n..
vicdan
kuş su peşinde
gagası yapışmış dilinin parsasına
kış günü
susamış
...
uçmamış halbuki hiç
çırpmamış kanatlarını
susamış
kuş
bu kış gününde
...
kanatlarından bilirim
göğsündeki sükunetten
yorulmamış
belli
ama
susamış
yapabilse kanını çekecek damarlarından
su niyetine
...
kuşlar kışın
susamazlar mı?
susarlar
susarlar
susarlar
susarlar
kuşlar
...
su bulamazlarsa
bir daha
hiç konuşmazlar
...
ey anlatıcı!
neden takmışsın ki
bu kadar kışa
şuncacık kuşa
susamışsa bir gönül
bakar mı hiç
yaza kışa
...
TENHA
ÖLDÜRMEYECEKSİN!
acıya daha kaç kere öleceğiz?
andolsun ki
sevmedim bu cümbüşün ortadan ikiye yarılan
iki yalanını
iki yanını
sizler, hepiniz ve dahi hepimiz
aynı bok çukurunun kurtlarıyız vesselam...
öldürülüyorlar
çocuklar, gençler, kadınlar ve yaşlılar
hepsi insanlar
hepsi canlı
tanrının ve bilcimle kainatın bir parçasını taşıyorlar ruhlarında
toplarsan hepsini
hayatın ruhu
tanrının sureti olurlar...
öldürmeyeceksin arkadaş!
belki
Tarafsız
yolcusu
bazen de durulan
çeşmedir
aslolan
degildir
unutma
sadece güvercindir
dersen
gücendirirsin onu)
üzerine kurulacak kadar şahane
dilde bıraktığı tadı
çiçek dalında
...
bütün kuşlar
bütün güvercinler
ve yola düşen de
yolcu değil
DÜNYA
senden ibaret
bu kibarlık müessesesi
baylar ve bayanlar
diye başlayan bütün cümleler
din ve iman hepsi bir İBAN numarasında...
bir müsveddeyi andırıyor suretin
aslın başka bir yerinde fezanın
sen gölgesi, aksi
yansımasısın sanki
/dünya/
sen yerin yüzünden ibaret misin
yoksa
yer senin yüzünden...
zâr
bilgelik bir kitaba sığmaz
bir kaba dolmaz ruhtur
o
bedene sıkışmış.
yaşlılık zamanın ruhunun insanın sinesine işlemesidir
yüzünde hatlar çizerek
...
yaşlı
ve
bilge...
bir ikilik...
bir ilik...
rüya...
mesafe...
beyaz...
ruh...
dağlar...
uçurum ve sanırım
şelale...
kimse bilmesin ve sormasın...
ki bazı sorular yasak
bazı cevaplar yok
bazı doğrular ters istikametten geliyor...
bazen çok geç
bazen çok erken uyanıyor
insan...
bazen çok erken
bazen çok geç oluyor zaman...
foto: rehavi
beyan/at
diyecek
bi cümlede....
çıkmasın diye aylar sonuna bütün bu sokaklar
boş kalsın
boşşşş!!!
bir savaş yeri bu mahzen kokuşmuş
kan kokusu
bodrum/da
sarhoşşşş...
bildiğim bir kıymık insan canı vardı ruhumda
iki nefeste tükettiğiniz geberesiceler
dünya boşşşş!!!
bir çocuk daha
bir ayın el kadar ömrünü geçememişken daha
şimdi hangi sokağa sığar bedeni hangi vicdana
ölüdür şimdi ruhunuz onun bedeninde
bütün cihana düzen getirseniz gerisi boşşşşş!!!
sonra bir kadın daha
bir ihtiyar
daha sonra
bir çocuk
bir avuç çoluk sonra
ekmek kırıntısı duvar diplerine sığınmış
kan damlaları
tuval niyetine ekmeğine sürülmüş yerde duruyor
o uzak duvar dibinde!!!
o duvarın dibi caminize uzak,
kıblenize ters
imanınıza sığmaz ve vicdanınız duymaz
ruhunuz uymaz o çığlığa
burası çok sessizdi halbuki
ruhum
de nedir ki bu içimdeki ses....
ölme sevgisi
nasıl seviyorsanız öyle ölün
lakin öldükten sonra sevemezsiniz
bundandır
öldüğünüz gibi sevemezsiniz
ama ölebilirsiniz sevdiğiniz gibi
nasıl seviyorsanız öyle ölün
hiçbir kutsal siz sevmezseniz anlamlı olmayacak
hiçbir kadın ya da erkek siz sevmedikçe güzel olmayacak
sizin sevmenizde değerliyse bunca şey
nasıl seviyorsanız öyle ölün
nasıl seviyorsanız
öyle
nasıl
seviyorsanız
öyle
...
HİÇ
sinesi dururken bülbülün
baktığım nefes kadar bir yol
bok çukuru
ağzı
dünyanın
kokuyor da kokuyor
sevgilim
bir gülü sana layık gördüm
ellerimde çiçekler oysa kırdan
kırdan bozma
kırılmış gövdelerinden
çiçekler
geçsin diye ağız kokusu bu dünyanın
ellerimden
sana
uzanıyor...
baktığım nefes kadar bir yol
her şey bir bahaneye teşne
hiç!
kendine batar mı dikenleri bir gülün
sinesi dururken bülbülün
bedenin darası
düştüm
üşüdüm
bir keklik iki sekmelik mesafede
düşer kanadının yolu üstüne
sen kek'lik deryası
uzun uzadıya
boylu boyunca
dicle ve fırat...
darasını düştüm bedenimin
ruhundan
ağırlık kime göre?
şimdi sen orda
ağıtlar çeşmesi,
kan damarı,
gölgesiz ağaç;
ben burda çukuru vicdanın
apartman boşluğu binanın
aramız uzun
bir mesafe
kuş uçuşu derler
ya/
lan
ne kuşu ne uçuşu
mermiler kanatsız kuşlar
ateşten
sıcak ve demirden
dara düştüm, üşüdüm
ha amed ha ankara,
silvan ve cizre
durmadan kanıyor bu (y)ara...
cumanız mübarek
kıbleniz kabe
tanrı size ya'allah demişse
bizim değildir,
susuyorsa bunca rezilliğe
burası dünya değildir...
toprak "teberik" niyetine paylıyor kendini
düştüm darasını ruhum
ağırlığım kaç yara
...
RUHUNUZDAKİ İSTİKBAL SAVAŞI
ruhunuz bir apartman boşluğunu andırıyor
en az onun kadar hayati
ve
bir o kadar da kimsenin umursamadan
çöplerini attığı,
sofrasını silkelediği,
burnunu sildiği mendili attığı
yerdir
...
gençleri öldürüp öldürüp
ruhunuzun boşluğuna gömüyorlar
bir vatan deryasının kirli sularında
bir sultanın istikbal savaşında
...
Zayi İnsan
zemberek
zerrem
...
ucum
bucağım
sığ
sekter ufkum
...
kan,
kin bulutundan
kına doluyor
doğumda
bıçağın suçu yok
tutan
el kadar
...
ben
bedenime ruhun üflenmesi
nedeniyle can almış insanım
her zerrem
zehir
zemberek
...
Cennet/Cehennem
cennet, cehennem
melekler ve zebani ordusu
kapılarında
bekler
herkes
sanır ki
cennettir payına düşen
oysa
cennet yok
cehennem ise
yaşıtımız
herbirimizin
yaşattığınız,
yaşadığımız
böylesi zamanlar
da
...
Teslimiyet
malum bütün
çıkışlar bize kapalı
kendimi kıyma gibi hissediyorum
sanki
daha önce etmişim de
kıyılmış iğdiş edilmişim
bir et bu kadar küçük düşürülmez hesabı
ince un ufağım
ve
kim ne derse desin ben kıymayı sevmem
ete hakaret sayarım kitabımca
öyle işte kıyılmış gibiyim artık hiçbir zaman
kemiğe bürünemeyecek kadar
hemde
...
İnkar
bir değil gözü
gördüğü
kör değilse
aynıdır
ama
hani insan bir bahanesi olsundu ister
görmemenin
bu kör sağırlığın bir sebebi
yok nedense
kirden başka
çapaklarına biriken
ve
görmesine zeval hükmünü giydiren
...
KÖK
canı kökündedir
ruhu kökündedir
dallarını keser budarsın
kırar incitirsin o yine de
filizlenir
ya kökü öyle mi
o daha daha hassa
belki de sırf
bu yüzdendir
toprağın onu sarıp sarmalaması
alıp içine koruması
...
doğu
hayalden bozma çizgiler
herkesin sınırı var bize
bizimse sınırsız her bir şeyimiz
sevdamız, aşımız, suyumuz
yurdumuz sınırsız...
Tahlil
güneş
kendine soluyor neşesini
en dik baktığına kuraklık
en uzağına soğuk bir
iklim bahşediyor
(ahlaklı) herkes
üşüyor
ve çakallar ısınıyor/ken-
dine
...
İÇİNİZE BAKIYORUM
huyunuza, suyunuza,
gözlerimle gözlerinize
içiniz güneşli bir günde yerdeki kuru yaprak gibi
kımıldamıyor yerinden,
içinize bakıyorum sırf siz durduğunuz yerde rahat durmayın diye
onların katliamından değil benim bakışlarımdan rahatsız olun
gözlerim sizi izler günboyu, geceler boyu...
içtiğiniz suda,
yediğiniz lokmada,
yattığınız sıcak yatağınızda,
çocuğunuzun başını her okşadığınızda
yanıbaşınızda olacağım...
ben ki bu yaşımda katliamlara alıştım atalarım gibi
sizde bu bakışlarıma alışın...
#şengal #shangal #shingal #SengaldeİsidKat
Foto : Reuters (IŞID çetelerinin katliamından kaçan Ezîdî kız çocuğu.)
GERÇEK
gerçek,
herkesin kendi payına düşen replikleridir zâr
kimse farkında değil
oya
b(u)oyunun
...
katılımcı katliam
aymaz ve hanesi bir serin nefes uğramaz
eda misali suretinizle
hepiniz, topunuz ve kırık kelimelerin yedirildiği cümlenizle
birlik, beraberlik ve yekvücut olma zırvalarınız,
bedene kefen, kefene bedel biçemeleriniz.
abaküsünüz düşmüyor ellerinizden
her akşam
saydırıyorsunuz...
kahirede 1....., serêkanîyede 2........., kêrkûkta 3.......... ve diğer yerlerinde
bedenimizin....
sayıdan başka nedir ki ölüleriniz
ölü dolu deniziniz...
burnunuzda bir direk yok anladım
sızlamak sizin
vicdan tarlanızda bitecek bir şey
değil o sızı
gerisi ihale ve fesat
katliam, katliam, katliam...
resmi tarih
...
herkes sır gibi saklar gayri resmi tarihini
ama
onun üzerinden aklar
ve anlatır herkese resmi tarihini
...
PAZARTESİ SENDROMU
pazartesi,
seri üretim bant sistemi metro, otobüs ve bilumum vapurlar,
salı.....
çarşamba, haftanın kırılan beli, tembellik üç gün sonra
dinlenmek yahut.
perşembe...
cuma, en günahkar gün
çoğunluk diğer yüzüyle yüzleşiyor tanrının huzurunda,
cumartesi ve pazar
bir oyundur
önceden yazılmış biz figüranlar için
oyna dur
taaaa ki pazartesi gelene kadar,
bant sistemi ve
özel genel halk otobüsleri
ve kalabalık merdivenler
ÇALIŞMAK
ne
için
YAŞAMAK
ne
biçim
....
SOKAĞIN SESİ
...
sokaklar çok sesli
enstrumanlarıdır
hayatın,
size gürültü gibi gelen aslında
taklidi neredeyse imkansız olan bir ezginin
notalarıdır
...
sen özlemi
bilirsin,
kına kokusu
"süsü ellerimin"
bilirsin
tepemde olur olmaz beliren
suret/
sen...
bağrımdaki orman yangını
kuşların cinneti,
bilcümle intiharı balinaların
ve
kudurmuş köpeklerin uluması
özlemin...
İ.D.
karaya vuran su
kıyıları olur suların
kendilerini karaya vurdukları yerde.
sade şelale değil
suların intiharını getiren hatıra
kıyıya vurmak da
beyhude bir girişimidir
intiharın aslında...
su işte
az da olsa öykünür içindeki/ne
balinaya yani
...
İ.D.
HALK NE İSTER?
Filistin Atkısı
Yek pare bütün yani sarılmış bir cigaraya içimde tütün iki parmak arası terli dudaklar iki şehir arası tekli duraklar insen almaz binsen...
-
Derdin öyle derinki leyla, hepsi yükümdür Sensiz bir yaşam leyla, hapis yurdumdur ----(zindan-yaşama vurmak) kürtçedir Zülüf gölgesi nerde...
-
4 bütün meseller bir aşk üzredir bir de arşın üzerinde geçiyor hepsi filmlerde... baktığın, gördüğün, duyduğun ruhuna değen, delen,...
-
"gölgeleri bağrımda donan özlemlere..." suretin, dokuzçeşmelerde* bir ağacın gölgesi, ağacın gölgesi gönlüm dokuzçeşmeler ...