"kasr-ı döngü"
bir ikilem,
biri tekler durur
biri itekler
sayının hükmü belli
tutar belinden seni ya da elinden
sonsuz kadar uzağa sayar seni
düştüğün yer sayı doğrusu
kimsenin değil
...
kasr-ı döngü
sevmek kaç vakittir
fesatlık bağışlıyor aç
mideye
doyurulmalı evvela
lakin ardı arkası
kesilmiyor
"dedim ve kodum lafımı"
ahkamının
sürüyor kendini bana
...
kasr-ı döngü
ne kullanırsam kullanayım
her şey ve hepsi
modern zamanların bağışıklığı
kullan at
çer çöp
lazımlık ne varsa
araba, maraba, ev
ve arsa...
İ.D.
Suretlerin Ritmi
...
ey mahremiyetten mahrumlar biliniz ki,
her sıratın sürati; her süratin sureti aynı değildir
...
kimini geçersin bir nefeste,
kiminle yaşarsın bir ömür aynı kafeste
...
kimi deler bağrını, incitir
ruhun sağırdır ona
kimi durur yüzünün çeşmesinde
gözlerin ağırdır ona
...
İ.D.
ey mahremiyetten mahrumlar biliniz ki,
her sıratın sürati; her süratin sureti aynı değildir
...
kimini geçersin bir nefeste,
kiminle yaşarsın bir ömür aynı kafeste
...
kimi deler bağrını, incitir
ruhun sağırdır ona
kimi durur yüzünün çeşmesinde
gözlerin ağırdır ona
...
İ.D.
AŞK AÇISI
aşkın açısı
üç yüz altmış derecedir
öyle bir gelir ki
seni
yerinden
yurdundan
oynatır
alır gezdirir
dolaştırır;
toplar
eksiğini
gediğini
kapatır
ama
aynı yerdesin
…
aşkın acısı
yüz seksen derecedir
seni olduğun yerden alır
dağıtır,
ters yüz eder
alır bir uçtan
taaaaa
diğer uca savurur
ama
aynı düzlemdesin
…
İ.D.
HAYATIN CANI
...
yaşayan,
hareket eden
her şeyi
ikna etmen olasıdır
(mesela
meyve vermeyen bir
ağacı
aşılayıp meyve
vermeye
ikna edebilirsin)
ama
ölmüş
ve artık
burada olmayan birini
hiçbir şeye
ikna edemezsin
(az evvel esamesini
okuduğumuz
ağacın
kuruyup
bütün müdahalelere
cevap verememesi
artık onu meyve vermeye
ikna edemezsin)
...
İ.D.
DİLEMMA
...
kıyım kıyım
kıyılır
gibi
olur içiniz bazen
...
sızınız,
yurdunu
bilip de
bir
türlü yerini
tespit edemediğiniz
mahkum
gibi dolanıp
durur
bedeninizde
...
siz mi mahkumsunuz sızıya
yoksa
sızı mı mahkum size
bilmezsiniz
işin aslını
...
o
orada
durur
...
İ.D.
Savaş Karıştı
"savaş geliyor sevişin ya da sıvışın! demem o ki kimsenin tekkesine
ve teknesine
helva taşımayın."
...
insan
ruhunun mezatı!
bu
cenk,
bu cümbüş
kim için?
ömrü
suya sabuna
değmeden geçmiş
bir güruhun
bu toz bulutunun
içinde
aklandım
naraları atması
kim için
...
bir
riya üzredir
edeb-i hayatınız
ve
bir türlü doyurulmamış
aç bırakılmış hayanız
...
deyiniz
bu izan,
bu mizan
ne için
...
İ.D.
YOK YAZI
"...renkleri yok saydılar,
en az iki kere."
tutmayı
bilmeyen el'sin,
esmeyi bilmeyen yel
ne kadar
yel'se
sende
en az onun kadar
el'sin
...
kime
yarar uzunmuş kolların
kime?
dağlardan geçiyormuş
yolların,
tankların
ve tanıkların...
VARMIŞ
kime ne?
...
kir ve bela içinde
ne dönüyorsa
bu devrin eleminde
bizimdir
...
yurdumun
yoksul çocukları
yoksul çocukları
uyanın
bütün çöpler
kısa
hangisini çekerseniz çekin
oyun hep size kalacak!
ki
diyorlar ki,
suyunuz az
ama
soyunuz
kurumayacak kadar
çok bu susuzlukta
batıp duruyorsunuz
...
bütün renkleri bir saydılar
en az iki kere
...
İ.D.
BAZEN
...
bazen gerçek anlam kullanırsın
bazen mecaz
bazen anlam fazla gelir yazılana
bazen az
...
İ.D.
KISIR DÖNGÜ
SEYİR
...
bazen durulmak lazım
durmak
ve
sükunet/mek lazım
durup bakmak
akışına hayatın
berrak bir nehri izler gibi
"her ne kadar hayat
o kadar
berrak değilse de"
seyir iyidir
...
i.d.
bazen durulmak lazım
durmak
ve
sükunet/mek lazım
durup bakmak
akışına hayatın
berrak bir nehri izler gibi
"her ne kadar hayat
o kadar
berrak değilse de"
seyir iyidir
...
i.d.
algı
...
kimsenin
taktığı yok renkleri
herkes kendine yakışanı seviyor
...
kimsenin
taktığı yok renkleri
herkes kendi
gülünü
seviyor
...
i.d.
kimsenin
taktığı yok renkleri
herkes kendine yakışanı seviyor
...
kimsenin
taktığı yok renkleri
herkes kendi
gülünü
seviyor
...
i.d.
ÖNCESİZ
...
sonra bir şehir dolu/su
alacak içimiz
ve apak yelkenler gibi
bağrımız
saklanacak
o/arada
...
sen bir resim yapacaksın
ben bir sihri bozacağım
ya da
bir şiir yazacağım sadece
birimizi anlatan
...
sen
bitmeyen şeyler gibi
d/olsan
mısralarıma
...
bende bir şiir dolu/su
getirsem sana sesimde
...
duysan
...
i.D.
sonra bir şehir dolu/su
alacak içimiz
ve apak yelkenler gibi
bağrımız
saklanacak
o/arada
...
sen bir resim yapacaksın
ben bir sihri bozacağım
ya da
bir şiir yazacağım sadece
birimizi anlatan
...
sen
bitmeyen şeyler gibi
d/olsan
mısralarıma
...
bende bir şiir dolu/su
getirsem sana sesimde
...
duysan
...
i.D.
gerçek/düş
...
ikimiz de
aynı düşü görmediğimize
göre
ya da
bir düş
ikimize de aynı oyunu
oynamadığına
göre
yaşadığım/ız
gerçek
...
İ.D.
ikimiz de
aynı düşü görmediğimize
göre
ya da
bir düş
ikimize de aynı oyunu
oynamadığına
göre
yaşadığım/ız
gerçek
...
İ.D.
DELİL
...
sanırım
yeteri kadar
delil bıraktın
bedenimde
...
sende,
öptün kaldı
dudaklarının ruj lekesi
yüzümde
sildin
kalmasın diye izin
ama
içimde kaldı
ruhunun nefesi
onu bende bıraktın
...
acemi bir katil
gibi
boşkovanları
toplayıp
silahı
unuttu/n olay yerinde
...
İ.D.
sanırım
yeteri kadar
delil bıraktın
bedenimde
...
sende,
öptün kaldı
dudaklarının ruj lekesi
yüzümde
sildin
kalmasın diye izin
ama
içimde kaldı
ruhunun nefesi
onu bende bıraktın
...
acemi bir katil
gibi
boşkovanları
toplayıp
silahı
unuttu/n olay yerinde
...
İ.D.
ÇOCUK İŞÇİLER
...
görseniz ayaklarındaki nasırları yürekleriniz sanırsınız
görseniz diyorum,
...
İ.D.
yüzlerindeki kir yoksulluktan peydahladıkları hüznün utancını
taşıyor.
görseniz ruhunuzun derinliklerinde geçen
düşünce sürülerinden utanırsınızgörseniz diyorum,
ya körseniz?
ben susuyorum...
İ.D.
SU
...
suyunuz bitmiyor
hiç;
mutfağınız
ve
banyonuz ıpıslak
her daim,
bu yüzdenmidir
huyunuzun
yerinde
sayması
...
İ.D.
gün/ahım
...
-gün(aşırı)ahım
işliyor
beni-
bir tövbekarım
oysa
"günah işle beni..."
imanım
aşksa ibadetin
küfre saptım
iman etmiyorum
sana
...
İ.D.
ben û sen
biliyorum ki
burası sevda sokağının
burası sevda sokağının
kalbidir
ve
biz
ve
biz
yani
sen ile ben
/ben û sen/
ikimiz
...
ikimiz
...
hani
tam ortasındayız
ellerin değiyor elime
ellerin değiyor elime
sonra birleşiyor
ellerimiz...
sonra................
İ.D.
GERÇEĞİN RÜYASI-1
...ucu
keskin;
keskin;
biri uçurum
diğeri
bıçak gibi
iki sözünü taşıyorum
içimde
diğeri
bıçak gibi
iki sözünü taşıyorum
içimde
...
...neye benzediğini bilmiyorum
bu hülyanın
ama
duvarları alabildiğince sana bezenmiş
bir sıçrama köşkü
ellerinden tutuyorum
köşk altımızda batıyor
bir nehir önce
ve sonra bir okyanusa dönü(şü)yor
her yer
bir kayığı andırıyor uzağından bakınca ikimizin
köşküne
eğilip kapısını arıyorum,
gözlerim ilişiyor
bir balığın suda intiharına ve boğuyor kendini
dur yapma dememe ramak kalmadan...
insanlar görüyorum
balık adamlar ve deniz kızları sanki
ama insanlar
bildiğin sabah işe gider gibi
pazara ya da alış verişe
öyle yani o kıyafetle
olabildiğince kifayetsiz
boğulmuyorlar!
ve hiç yakışmıyorlar denizin dibine
hepsinin yüzünde yerin dibine havale edilmiş
ahlar
çirkinler
düşünüyorum yerin dibine batasıca dedikleri
türden
...
balıklar sudan atlıyorlar karaya
rıhtım onların artık
...
gözlerim bir kıyıda açıyor
kendini
ahhhh...
ellerin yine uzak
gözlerin yine bir tuzağı işlemiş
sana dönüyorum yüzümü ama
yüzüm sana gelmiyor hep arkamda kalıyor
suretin
gözlerin kapalı...
bu bir kabus
farkında değilim
ama neden
cinnet ve cennet aynı sahnede
demlenmiş sanki
bu bir kabus olmalı...
batıyor!
sorma!
sıçrama köşkü...
hayat eliyle elimize tutuşturduğu
anahtarı çekiyor
biz buna layık değilmişiz
ben de sana
sen hiçkimseye...
İ.D.
SU TUTULMASI
...
iskelesi olmayan bir liman ben,
demiri olmayan bir gemi/sen
...
ben seni tutamam
sen bana bağlanamazsın
...
KIŞ
...
mevsimlere dikkat et,
kimin kışına denk gelirsen gel
üşürsün
...
sıkı giyinmen faydasız
...
kışlar
üşütür
üşütür
...
İ.D.
SONRA
aslında yoktu
sonra'sı
ya da
icazet vermedi azgınlığı hayatın
kızgınlığımıza
ve
yatışmadan
içimizdeki hız
yatış pozisyonu aldı
bedenlerimiz
uygun ve uygar adımlarla
...
sonra...
yoğunluk uyuşmazlığı bizdeki
sen bende çoktun
oysa ben
sende hiç yoktum
...
İ.D.
YAR/ALI
...
kırılmış
paramparça olmuş
bir camı
kimseye çaktırmadan
çıplak elle toplama
telaşı benimkisi
ellerim kanıyor
...
İ.D.
İSMİ/SİZ
...
neyi düşünüyor
aklın?
iki dilimli
dünyadır
en fazla...
yarısı sende
soluklanan
yarısı
kalbinde
sallanan
bir sallantı
deniz havası say,
ki
üşüyorsun
ağzın burnuna kadar dolu,
donumşsun...
ellerinde titreyecek derman kalmamış
ahın avucunda daha
kendini vurmamış
failine;
ulaşmamış daha...
neyi düşünüyor aklın?
iki dilimli dünya!
bir puzzle'sın işte
hangi parçanın eksik olduğunun ne önemi var
eksik eksiktir...
neyi düşünüyor aklın?
kalbin,
daha ne kadar
meskun olur bu hasrete
vuslat,
yüzünün çeşmesinden akacak iki
damlaya muhtaç...
ikimizde biliyoruz
mühürlüdür
/gözlerimiz gibi
bir başkasına bakmayacak/
açılmayacak
birimizin
ikimize...
düşünüyorsun şimdi
gitmek kalmak kadar
anlamlı
kalmak gitmek kadar...
bu nasıl bir denklemdir?
bir imansızın kıblesi olur mu?
...
bir aygıt say varlığımı
bir makina
bir robot
bütün devrelerim isyan bayrağında
her biri ayrı bir cephenin neferi
oysa her birinin ayrı bir yönedir
seferi...
başı bozuk bir bedenim!
beynim kalbimin,
ellerim de beynimin verdiği hiç bir komuta
icabet etmiyor.
ellerim,
bu kadar ucuz değil diyen ellerim...
kalbimi sırtımda taşıyorum kaç zamandır
çünkü
gelmek istemiyor gitmek istediğim
hiçbir yere...
her şeyin bir sonu olmak zorunda
değil...
ikimizin
de
...
İ.D
içimin döküntüsü
...
her şey insanın
kabuğu ile kavgasından
ibaret
...
her keder,
efkar ile kaderin halvetinden
ibaret
...
her efkar,
mutluluktan bozma
bir kabuk ile zuhur eder
kendini
sen kabuğuna aldanırsın
oysa görmezsin
kabuğun
altındaki
mühimmat yüklü
inini
...
her mutluluk
kaf dağının ardına gizlermiş
kendini
ona
gitmek için
ağzınla kuş tutup
sütüyle beslemek lazımmış
birini
...
oysa
her şey
insanın kendi
kabuğuyla kavgasından
ibaret
...
üzülmek
değil!
her şeye
rağmen
kabuğuna sığınıp
dimdik
yürüyebilmektir
marifet
...
İ.D.
VİCDANIM
...
söyle
şimdi bu
uçsuz
bucaksız
kör
yerde ne olur
işim
...
vicdan!
dedim ki
sen\in namlunun ucundaki
kara leke
durduğun yer
yar yeri değil
...
söyle şimdi
bu uçsuz
bucaksız
kör yerde
ne olur
ismim
...
vicdan!
neresinde
zulalanmıştır bir insanın,
neresinde gizlenir
gizler
kendini
insanın
...
insan!
de/ki
nerende saklarsın
vicdanını
bir bütündür vücudun
yekpare bir inilti
bir sayıklama
yayılıyor
ininden
...
söyle kimsin?
İ.D.
CAM YÜREK
...
gidince soğuk, gelince sıcak...
soğuk, sıcak...
soğuk, sıcak...
soğuk, sıcak...
soğuk, sıcak...
soğuk, sıcak...
soğuk, sıcak...
gidince soğuk, gelince sıcak...
böyle giderse/n
yürek
çatlayacak
...
İ.D.
AHKAM
VAZİYET
...üstad bağışla beni, insanın susması
"kelimelerin kifayetsizliğinden değil
haznenin fukaralığındandır."
İ.D.
İ.D.
bırak da suretin iz bulsun kendine
bu yarık iki damla yasla
büyüdü
sonra aramıza uçurum gibi kondu
ben derim ki
uçurum değil bölen bizi iki yana!
tutuyorum ellerinden
ikimizde yattığımız yerin ucundayız
gözlerimiz
birbirine değiyor
ben sana
bakıyorum
sen uzak bir masalı seyreyliyorsun
suretimde
içinde olmadığım
içimde olmadığın
uzaksın…
oysa
altımızda aynı dünya
ve yan yana senle biz…
İTİRAF
ben çok çektim gölgelerden
bu yüzden uzun zamanlar güneşe çıkmadım
bir yarasa gibi
hep ışıksız zamanlara denk getirdim bütün randevularımı
çoğu zaman
karanlıkta bile bir siluet
ardımda önümde
kah yere yapışık
kah önümde ki duvara alışık
izledi beni
gölge’m…
SONUÇ
çok sonra anladım
güneşe çıkmak,
gün/yüzüne bakmak istiyorsan hayatın
gölgeni yanına almalısın
ama
kendi gölgeni
içinde/ki
ölülere mezarlık bulmalısın
gömmelisin onları
topraktan bol ne var
gömülmeye…
İ.D.
OKYANUS
...
biliyorsam
anlıyorsam
hayatı
yani
bugüne değin
hani
iyi
bir öğrenci olarak
iyi bellemişsem
ve değilse
öğrendiklerimin
hepsi yanlış
hiçbir telaş sebepsiz değil
...
hiçbir çaba sonuçsuz,
hiçbir uzaklık uçsuz değil
görmek istediğinde bakmalı
bakmak yetmediğinde akmalısın
o uzaklığa
...
su gibi,
rüzgar gibi
...
nicedir
bir okyanus düşü
düşüyor aklıma
bildiğin düşmek işte
öyle böyle değil
düşmek nasıl bir şeyse öyle
...
ellerimi uzatıyorum ellerim
kollarımı uzatınca da kollarım
uzuyor
ve
bazen de
engel olamadığım bir iştahla büyüyorlar sanki
hem sadece
onlarda değil
gözbebeklerim
iki can taşıyorlar
gibi
bir hayata gebe
büyüyorlar
mütemadiyen
...
durmak utanç verici diyorum
işte
...
sana akmalıyım
derinliğin kaç fersah?
kaç metre?
kaç kilo metre?
...okyanus...
DÜNYA
şimdi,
şu gördüğün kocaman binaların,
şu genişletilmiş duble yolların,
sanayinin, mekteplerin ve sinemaların
akademik safsataların;
bütün iyiniyet mektupların(ın)
…
tek bir derdi vardır
birilerini daha zengin
ve
daha mesut etmek
…
suyu,
ha musluktan içmişsin,
ha damacanadan
yahut plastik şişeden
daha çok mesut
ve
zengin etmek içindir
daha hoyrat birilerini
…
İSYAN
oysa herkese yeter
yeterinden bile fazla,
herkese yer var
yeryüzü sofrasında
sıkışmaya gerek yok
alabildiğine,
olabildiğince
yayıl/ın,
bağdaş kur/un
amuda kalk/ın
…
İ.D.
BAKIŞ ACISI
…
her şey güzel,
her yer bahar,
her mevsim kollarının arası
ya da
kolarının arasıdadır bütün mevsimler;
bazı polisler iyi;
zenginler çevrenin dostu,
çevreciler fukaranın;
hayvan sevenler
insanlara da düşkün;
kürtler/le türkler/le
barışmış
...
barışmış
...
inanmak istersin
...
...
çok değil
her şey güzel,
her yer bahar
her mevsim kollarının arası
ya da
kollarının arasındadır bütün mevsimler
…
İ.D.
SERKEŞLİK
sesinde bir başkadır
serkeşlik…
bir başka sarhoşluğu olur hayatın
bir sen d’olunca sendeleyen
aklım…
yanan, tüten
bağrım…
dumanlı
bir efkar,
sıratta sorgu sırasında
gibi
ellerim avuçlarım terden kan revan
içimde…
ne içersem içeyim
sesinin suyu gibi değil
“meyler, neyler bana
gönlüm sana meyler…”
İ.D.
serkeşlik…
bir başka sarhoşluğu olur hayatın
bir sen d’olunca sendeleyen
aklım…
yanan, tüten
bağrım…
dumanlı
bir efkar,
sıratta sorgu sırasında
gibi
ellerim avuçlarım terden kan revan
içimde…
ne içersem içeyim
sesinin suyu gibi değil
“meyler, neyler bana
gönlüm sana meyler…”
İ.D.
VAZİYET
...
söz
bütün ayrılıklardan sana sığınacağım
senin
hiçbirşeyin
yok
...
...kiminin cesetleri
olur
içinde gömmeye yer bulamadığı
/
kiminin gölgeleri
karanlığında bile peşinden ayırmadığı
/
senin
hiçbirşeyin
yok
/
.
..
...
İ.D.
Kal(ı)p
...
bir hayalden kaçarken
kalbi kapıya sıkışan birinin
ikircikli durumu;
açarsa kapıyı hayale kapılacak,
açmazsa kalbinden olacak
...
İ.D.
KAPILAR
içeriye açılan kapılar gördüm,
sizde gördünüz,
bilirsiniz onları
en
az
benim kadar;
dışarıya açılan kapıları da gördüm,
sizde
gördünüz,
bilirsiniz onları
en
az
benim kadar;
bir de
hem içeriye hem dışarıya
açılan kapılar var
kim nerden itelerse
ona göre açılan
...
ya ben?
...
İ.D.
HAZAN
...
kısacıktı hayat,
sonbahardı
bütün mevsimler
yapraklar yorgundu dallarda
...
düşüyorlardı
birbirbirbirbirbirbirbirb.....
...
esmerliğim yapraklar gibi sarardı
bende
yapraklar gibi
yaparak
düşe/
yazdım
kendimi
...
"anladım, toprak çok uzakmış dallara"
ALINDIM
...
İ.D.
MUTLULUK SALINCAĞI
...
gitmek için bahanem/
çok kalmaya
sebep arıyorum
ey sebep
neredeysen
gel
bul
beni
…
ölmek için bahanem/
çok yaşamaya
sebep arıyorum
ey sebep
nerdeysen
gel
bul
beni
…
...liğed anuşob mırarsı kıtra alna...
İ.D.
Doğu
...
bütün ölümlüler doğuludur
yakın/orta/uzak
ama
doğuludur nihayetinde,
bütün ölümler öyle olduğu için
...
bu yüzden
yaşarken teninin rengi ne olursa olsun
ölürken bütün bedenler esmerleşir
…
İ.D.
VUSLAT
...
ikimizin boşluğunda
duruyor ne varsa
sen, ben ve duvarımız
pis, sevimsiz duvarımız
çatlaklarından sızıyorum ikide bir
hava gibi
evet aynı onun gibi sana gelen bütün boşluklara
sığı(nı)p
...
...
gözlerimin cenneti,
huzurun duruyor mu yokluğumda
bilmiyorum
ama
sızıyorum işte
boşluğun
başımda kül rengi bir bulut
başımda kül rengi bir bulut
dokunsan dağılacak,
gel/sen
yok olacak
…
…
İ.D.
Firar
…
içime,
sormaya geldiler
seni.
içerimde neler olup bittiğinden bihaber
içim
dışıma çıkmış
seni
arıyor
…
İ.D.
ZİNDAN I
bildiğim tariflerin hiçbirine uymuyor
sende zuhur eden insanlık
…
olmuyor!
diyarbakır,
bir ev kazası
göz göre göre
herkes göre göre
görev bilincinin sonuna kadar
nereyse orası
oraya kadar
…
ne kadar boş ev, boş yer ve boş hücre
varsa
varsa
hepsi herkes kadar
her şeye dar
ama
önce kendisine
…
yıldıran bir baskı aracı elindeki
adamın
salahiyetinden bir şey yitirmemiş
…
tanrım!
sen varsan
peki buradaki kim?
diye soruyor/um
…
dönüşüm sohbetleri
insan ekonomisi
geri dönüşüm bilirsin işte
...
tanrı’m
insanlığın k/esattı
oktaydı yıldıran bir ağrı gibi orta yerinde diyarbakır’ın
…
midemin altı üstünde bir yerde
kim kin kusarsa o süpürsün diye dilinin ucuyla
…
elinde
yazılı dövizler tanışırdı
önce
…
taşımak
ne
kelime
…
İ.D.
İKİMİZ
bir
/ilikte
gezinen
/kandır/
toplamımız
...
beni al
sen ak
damarlarımda
/dolandır/
gerçeği bu
varsa
ötesi
bil ki
/yalandır/
...
İ.D.
/ilikte
gezinen
/kandır/
toplamımız
...
beni al
sen ak
damarlarımda
/dolandır/
gerçeği bu
varsa
ötesi
bil ki
/yalandır/
...
İ.D.
LAL
sevda/m
sokağına vardın mı,
ömrüm
ikiye böler kendini;
biri sana gelinceye kadar olanı
(ki yalanmış);
diğeri sana
vardıktan sonra
LAL
...
İ.D.
KALABALIKLAR
...herkes hem başrol hem de figüran
ama
kimse bu gerçeğin farkında değil...
her merkez içinde herkesin...
ve
çok
kalabalıklar
herşey, herkes
...
herkes kendinden geçmiş sanıyor bütün
hatlarını hayatın
ve bilcümle varlığı ne/ise/ne
oysa
bir başkasının hatasına çarpıyor çapı
ve
onun
yoluna denk gelince
hayat çizgisi
kendini yol sayıyor
bu hep böyledir
kalabalıklar
da
...
her nokta bir merkez
gibi dururken kendi içinde
oysa o kör bir noktadır
bir diğerinin ininde
...
İ.D.
MESELA YANİ-I
önceki hayatlarınız olabilir
ya da sonra/da
doğmuş olabilirdiniz
doğmuş olabilirdiniz
ya da belki önce de/n
ölmüş olabilirsiniz
yani sözüm size olmayabilirdi
orda doğmuş olabilirdiniz
burada’da doğmuş olabilirdiniz
suda bir balık olabilirdiniz mesela
ya da uzak bir iklimde teni sıcaktan solmuş bulunabilirdiniz
atmosferde bir toz bulutu
işte
her neyse
işte
her neyse
önceki hayatlarınız olabilir
ya da sonra/da
doğmuş olabilirdiniz
doğmuş olabilirdiniz
ya da belki önce de/n
ölmüş olabilirsiniz
yani sözüm size olmayabilirdi
velhasıl sonradan görme(kte)yseniz
alt(ınızda sizi ayakta tutan bir)yapınız yoksa
yani aslında önceden gördüğünüzü
sonra görünce aymışsanız
şuncacık bilgicik bile sizin bulanık suyunuza tenezzül etmemişse
yani nebatı vareden onun görünen kısmı değil de görüneni vareden çekirdeği iken
siz sadece gördüğünüze aldanmışsanız
yani topraktan çıkan bilcümle nebata sebze
muamelesi yapıp bunların aslında hepsinin sebze olmadığının ayrımı
size bağdat kadar uzaksa
ve tüm bildiğiniz
bu cehenneme dair
güneşin önce doğup sonra batması ise
en çok güneşin battığı anlara sarhoşsanız
ve güneşin en tepede olduğu anlarda ayaklanıyorsa sancılarınız
gözünüz bu kadar
bir aydınlığı kaldıracak merceğe sahip değilse
kamaşıp kapanıyorsa aydınlıktan
otobüs kuyruğunda bile ilerlemeye takadı olmayan bir tabiatınız varsa,
idrakinizin meşgalesi, idrar yollarınızın yoğunluğuna bağlıysa,
ömrünüz sidikli bir yolun
sağından gidip solundan dönmekten ibaret
saysın bütün macerasını
önceki hayatlarınız olabilir
ya da sonra da doğmuş olabilirdiniz
ya da belki önce de/n
ölmüş olabilirsiniz
yani sözüm size olmayabilirdi.
İ.D.
DÜŞ
bir düş bu kadar mı çeker
seni/
/bana
seni/
...
oysa bitmek bilmeyen raflar dolusu kitaplar
duruyor masa(lı)mda,
sana
okumam,
sana
anlatmam
gereken
...
elimin gittiğini içim almıyor
içimin aldığını elim tutmuyor
ama başlamalı bir yerden
ve
bitirmeli
bu inadı
düşe kadar
...
İ.D.
OK'U
bir cümle say
varlığımı,
ben anlamıyım!..
benim seni bulmam,
seni anlamam yetmez...
senin de,
bende
anlam bulman lazım/bende ki anlamı bulman lazım…
İ.D.
varlığımı,
ben anlamıyım!..
benim seni bulmam,
seni anlamam yetmez...
senin de,
bende
anlam bulman lazım/bende ki anlamı bulman lazım…
İ.D.
...
sokaklar
daha bir şen,
daha bir kalabalık
gözümde...
konak meydanındaki güvercinler
çığ olup çoğalır başımda...
içim,
içinde yer arar kendine,
...sığınağım var!
bir sağanağı yaşıyorum
şimdi
gözlerim aydın
ömrüm senin
yolunda
...
İ.D.
daha bir şen,
daha bir kalabalık
gözümde...
konak meydanındaki güvercinler
çığ olup çoğalır başımda...
içim,
içinde yer arar kendine,
...sığınağım var!
bir sağanağı yaşıyorum
şimdi
gözlerim aydın
ömrüm senin
yolunda
...
İ.D.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Filistin Atkısı
Yek pare bütün yani sarılmış bir cigaraya içimde tütün iki parmak arası terli dudaklar iki şehir arası tekli duraklar insen almaz binsen...
-
Derdin öyle derinki leyla, hepsi yükümdür Sensiz bir yaşam leyla, hapis yurdumdur ----(zindan-yaşama vurmak) kürtçedir Zülüf gölgesi nerde...
-
4 bütün meseller bir aşk üzredir bir de arşın üzerinde geçiyor hepsi filmlerde... baktığın, gördüğün, duyduğun ruhuna değen, delen,...
-
"gölgeleri bağrımda donan özlemlere..." suretin, dokuzçeşmelerde* bir ağacın gölgesi, ağacın gölgesi gönlüm dokuzçeşmeler ...