KAPILAR

...

içeriye açılan kapılar gördüm,
sizde gördünüz,
bilirsiniz onları
en
az
benim kadar;
dışarıya açılan kapıları da gördüm,
sizde
gördünüz,
bilirsiniz onları
en
az
benim kadar;
bir de
hem içeriye hem dışarıya
açılan kapılar var
kim nerden itelerse
ona göre açılan
...

ya ben?

...
 
İ.D.

HAZAN

‎...
kısacıktı hayat,
sonbahardı
bütün mevsimler
yapraklar yorgundu dallarda
...
düşüyorlardı
birbirbirbirbirbirbirbirb.....
...
esmerliğim yapraklar gibi sarardı
bende
yapraklar gibi
yaparak
düşe/
yazdım
kendimi
...

"anladım, toprak çok uzakmış dallara"

ALINDIM

...
 
İ.D.

MUTLULUK SALINCAĞI

...

gitmek için bahanem/
çok kalmaya
sebep arıyorum
ey sebep
neredeysen
gel
bul
beni

ölmek için bahanem/
çok yaşamaya
sebep arıyorum
ey sebep
nerdeysen
gel
bul
beni

...liğed anuşob mırarsı kıtra alna...

İ.D.

Doğu

‎...

bütün ölümlüler doğuludur

yakın/orta/uzak

ama

doğuludur nihayetinde,

bütün ölümler öyle olduğu için
...

bu yüzden

yaşarken teninin rengi ne olursa olsun

ölürken bütün bedenler esmerleşir

 
İ.D.

VUSLAT

...

ikimizin boşluğunda

duruyor ne varsa

sen, ben ve duvarımız

pis, sevimsiz duvarımız

çatlaklarından sızıyorum ikide bir

hava gibi

evet aynı onun gibi sana gelen bütün boşluklara

sığı(nı)p

...

gözlerimin cenneti,

huzurun duruyor mu yokluğumda

bilmiyorum

ama

sızıyorum işte

boşluğun

başımda kül rengi bir bulut

dokunsan dağılacak,

gel/sen

yok olacak


İ.D.

Firar


içime,
 sormaya geldiler

seni.

içerimde neler olup bittiğinden bihaber

içim

dışıma çıkmış

seni

arıyor
İ.D.

SANRI



hep bir şeyin sanmada

ben\dim

oysa 

sen, 

kendi aleminde

sen\din


İ.D. 

ZİNDAN I

bildiğim tariflerin hiçbirine uymuyor
sende zuhur eden insanlık
olmuyor!
diyarbakır,
bir ev kazası
göz göre göre
herkes göre göre
görev bilincinin sonuna kadar
nereyse orası
oraya kadar
ne kadar boş ev, boş yer ve boş hücre
varsa
hepsi herkes kadar
her şeye dar
ama
önce kendisine
yıldıran bir baskı aracı elindeki
adamın
salahiyetinden bir şey yitirmemiş
tanrım!
sen varsan
peki buradaki kim?
diye soruyor/um
dönüşüm sohbetleri
insan ekonomisi
geri dönüşüm bilirsin işte
...
tanrı’m
insanlığın k/esat
oktayyıldıran bir ağrı gibi orta yerinde diyarbakır’ın
midemin altı üstünde bir yerde
kim kin kusarsa o süpürsün diye dilinin ucuyla
elinde


yazılı dövizler tanışırdı
önce

taşımak
ne
kelime



İ.D.




İKİMİZ

bir

/ilikte
gezinen
/kandır/

toplamımız
...
beni al
sen ak
damarlarımda

/dolandır/

gerçeği bu
varsa
ötesi
bil ki

/yalandır/

...


İ.D.

LAL

sevda/m

sokağına vardın mı,

ömrüm

ikiye böler kendini;

biri sana gelinceye kadar olanı

(ki yalanmış);

diğeri sana

vardıktan sonra

LAL

...

İ.D.

UMUT

...


bilirsin ki

sevdanın senin

sokağına uğramak

gibi

bir alışkanlığı

YOK/

bekleme.

...

KALABALIKLAR



...herkes hem başrol hem de figüran
ama
kimse bu gerçeğin farkında değil...

herkes içinde merkezin

her merkez içinde herkesin...

 ve

çok

kalabalıklar

herşey, herkes
...

herkes kendinden geçmiş sanıyor bütün

hatlarını hayatın

ve bilcümle varlığı ne/ise/ne

oysa

bir başkasının hatasına çarpıyor çapı
 
ve

onun 

yoluna denk gelince

hayat çizgisi

kendini yol sayıyor

bu hep böyledir

kalabalıklar

da
...

her nokta bir merkez

gibi dururken kendi içinde

oysa o kör bir noktadır

bir diğerinin ininde

...
İ.D.

MESELA YANİ-I

önceki hayatlarınız olabilir
ya da sonra/da
doğmuş olabilirdiniz
ya da belki önce de/n
ölmüş olabilirsiniz
yani sözüm size olmayabilirdi

orda doğmuş olabilirdiniz
burada’da doğmuş olabilirdiniz
suda bir balık olabilirdiniz mesela
ya da uzak bir iklimde teni sıcaktan solmuş bulunabilirdiniz
atmosferde bir toz bulutu
işte
her neyse

önceki hayatlarınız olabilir
ya da sonra/da
doğmuş olabilirdiniz
ya da belki önce de/n
ölmüş olabilirsiniz
yani sözüm size olmayabilirdi

velhasıl sonradan görme(kte)yseniz

alt(ınızda sizi ayakta tutan bir)yapınız yoksa
yani aslında önceden gördüğünüzü
sonra görünce aymışsanız

şuncacık bilgicik bile sizin bulanık suyunuza tenezzül etmemişse
yani nebatı vareden onun görünen kısmı değil de görüneni vareden çekirdeği iken
siz sadece gördüğünüze aldanmışsanız

yani topraktan çıkan bilcümle nebata sebze
muamelesi yapıp bunların aslında hepsinin sebze olmadığının ayrımı
size bağdat kadar uzaksa

ve tüm bildiğiniz
bu cehenneme dair
güneşin önce doğup sonra batması ise

en çok güneşin battığı anlara sarhoşsanız
ve güneşin en tepede olduğu anlarda ayaklanıyorsa sancılarınız

gözünüz bu kadar
bir aydınlığı kaldıracak merceğe sahip değilse
kamaşıp kapanıyorsa aydınlıktan

otobüs kuyruğunda bile ilerlemeye takadı olmayan bir tabiatınız varsa,

idrakinizin meşgalesi, idrar yollarınızın yoğunluğuna bağlıysa,

ömrünüz sidikli bir yolun
sağından gidip solundan dönmekten ibaret
saysın bütün macerasını

önceki hayatlarınız olabilir
ya da sonra da doğmuş olabilirdiniz
ya da belki önce de/n
ölmüş olabilirsiniz

yani sözüm size olmayabilirdi.

İ.D.

DÜŞ

bir düş bu kadar mı çeker
seni/
/bana
seni/
...
oysa bitmek bilmeyen raflar dolusu kitaplar
duruyor masa(lı)mda,
sana
okumam,
sana
anlatmam
gereken
...
elimin gittiğini içim almıyor
içimin aldığını elim tutmuyor
ama başlamalı bir yerden
ve
bitirmeli
bu inadı
düşe kadar
...

İ.D.

OK'U

bir cümle say
varlığımı,
ben anlamıyım!..
benim seni bulmam,
seni anlamam yetmez...
senin de,
bende
anlam bulman lazım/bende ki anlamı bulman lazım…

İ.D.

...

sokaklar
daha bir şen,
daha bir kalabalık
gözümde...
konak meydanındaki güvercinler
çığ olup çoğalır başımda...
içim,
içinde yer arar kendine,
...sığınağım var!
bir sağanağı yaşıyorum
şimdi
gözlerim aydın
ömrüm senin
yolunda
...

İ.D.

HATIRAT

sokaklar
daha bir şen,
daha bir kalabalık
gözümde...
konak meydanındaki güvercinler
çığ olup çoğalır başımda...
içim,
içinde yer arar kendine,
...sığınağım var!
bir sağanağı yaşıyorum
şimdi
gözlerim aydın
ömrüm senin
yolunda
...


İ.D.

DÖNÜŞ

                  …adımlarının kıymetini bil/sen yolu değil yol
                                                                                  seni çeksin…
yol
bazen
kendinden geçmişse;
yol, yoldan çıkmışsa yani;
yani
seni gideceğin yere değil de
gitmek istemediğin yere
götürüyorsa
ve
onun götüreceği
yerin/de nasıl
bir yer olduğunu biliyorsan
sen/de yoldan çık…
gitme
o(a)raya…

İ.D.

TEŞBİH-İ SEVDAM



bir
tahterevallinin
iki
ucu gibiyiz
ayrıyken bir anlam buluyor varlığımız
bir yerde buluşunca
bozulup
gidiyor
 ayarımız

İ.D.

Bilmece

dünya, kimseye diyemediğin sırrınım
varmı ötesi...

...
ya ben küpüm
içimdekiler sır/
ya da ben sır'rım
dışımdakiler küp/
...
ya bu dünya küp
bense içindeki sır
...
İ.D

TÜKENME

baksana her tende soluk alabiliyorum; avuçlarım da terlemiyor bir türlü
ve
ne yaparsam yapayım ellerim kiri göstermiyor artık...
"...ellerim bir başkasının dalgalı saçlarında gezinirken kirlenmiyorsa(m), kaldırıyorsa midem bu garabeti kusamıyorsam..."
-varlığının bendeki yokluğuna ettiği eziyetten' dir...


İ.D.

KİME GÖRE

                                                                                             ...yangın hangi ocağa düşerse düşsün benim küllerim tutuşur, yanarım...

Kime göre bu ölümler meşrudur;
kime göre olması gereken yerde, olması gereken vuku bulmuştur

kim kimden çekip almıştır hıncını,
döküp sinesinin en yangın yerine,

kimin ateşi daha gürdür,
kimin yangını daha çok yakıyor,

kimin ocağına apansız giriyor acı ve kimin acısı daha büyük olur,

kimin öfkesi daha karalıdır gözlerinden,
kimin sancısı daha derindir diğerinden,
kimin yarası…

kimin cinayeti daha iyidir,
kimin cenneti ya da kimin cinneti,

kimin ölüsü daha değerlidir, kimin değersiz,

kimin kanı daha temizdir,

kim daha aktır, kim daha pak;

Kimin kuyuları daha derin
Kimin meçhulunun yeri daha serin

kimin mermisi daha uzun menzile gider,
kim daha iyi vurur alnın çatından,

kim daha çok doğurur, kim daha çok yoğurur fedaileri,

kimin failleri daha çoktur
kimin fedaileri...

Kim daha çok ister gülmeyi, kim ister nedensiz ölmeyi
Kim daha çok ister barışmayı, kim ister ölmekte yarışmayı

Kimmmmmmmmmmmmmmmm...


İ.D.

RENGÊ DENGAN & DENGÊ RENGAN

çi bêjim
rengê dengan wenda bû
çila evînê temirî
gelo dengê rengan çewaye?
û çila ronahîyê



tu zanî
ji ber kela dilê xwe
-ewê kila xwe ji dilê te standîye-
bi çola te ketime



çi bêjim
ez xwe bi dengbêjî didim nasîn
lê tu qebûlnakî vê leqema min
ka dil û hiş çer bimîne li cihê xwe
ka çer bimîne li çola te
de bifikire !
bizanibe
ez ne beradayîme
û ne jî sûtim
lê belê
beradayîyê teme
û sûtê kuçê teme
tu rû nadî min
ez çibikim



tu zanî
bê min kes şên nake
bax û bîstanê te
û kes av nade çol û erdê te
bi dengê rengan
û bi rengê dengan



İ.D.

MÜNZEVİ

nereye dönüyorsam kıblemi
kâbe’m yerinde değil,
bir dönence say ki
ben döndükçe durmayan dünya misali
içindeki ben
biliyor(d)um oysa

- beş vakitli toprak damların artığıyım-

İ.D.

ARABESK METAPHORE

gözlerindeki cehennem değil midir


yanmama sebep
...

yoksa ben miyim

cehennem

de

sen yanarsın

diye mi uzaksın bana….

İ.D.

BOZULMAYAN EZBERİM

...ezberim bozulma...
...
öyle birini sevmeli ki,
elinden tuttuğunda
nereye diye sormamalı;
birini
öyle sevmeli
ki
o,
hadi gidelim dediğinde
nereye diye sormamalı
...

İ.D.

ŞENLİKTEN GELEN YAR

gözlerinden belli
sana bir şenlik uğramış
ya da sen geçmişsin
tam ortasından
bir şenliğin
yüzünün bütün kıvrımları şahitlik eder biliyorum,
gül-
     dün-
                ya!
…beni sevmesen de olur …
gözlerinden belli
sana bir şenlik uğramış
ya da sen yarmışsın bir şenliği
tam göbeğinden
dökmüşsün orta yere neşe(si)ni
gülüyorsun,
gül-
            dün-
                   ya!
beni sevme-
                               sende olur…

İ.D.

vicdan

...savaşlar olsun istemiyorsanız,
çocuklar(ınız)a kaybedeni olmayan oyunlar
öğretmelisiniz...

İ.D.
….


söz,

sevdadan açılmış yaar

yârdan düşmemiş,

dağılmış sokağına

boca edilmiş zââr



İ.D.

KAPALI KUTULAR

iki kapalı kutu
iç içe geçmez /hiç bir zaman
iki kapalı kutunun
iç içe geçmesi için
en az birinin açık olması gerekir
...

ikisi açık yahut biri kapalı olan kutular (da)
iç içe geçmez/her zaman
ikisi açık yahut biri kapalı olan kutuların (da)
iç içe geçmesi için
birinin daha
geniş olması gerekir
ki
İÇERSİN 
diğerini
...


İ.D.      

YANMA*


el
ele
tutuşmak
...
ateşsiz
dumansız
külsüz
...


İ.D.



*Yanma reaksiyonları kimyasal bir bileşiğin oksijen atomu ile reaksiyona girmesi sonucunda gerçekleşir ve yanma olayları sonucunda ısı ortaya çıkar.
kimlik karmaşasıdır gözlerinin kıyısına musallat olan tereddüt


gülüşün bir ruj lekesi gibi

unutulmuş, kalmış suretinde

oysa aslı yok suretinin, ki sureti ne olsun...



“…sen yıkanmalısın…”



bağrını bir damla suya yasla

suya dokunsun varlığın,

silinsin suretinin terkinde emanet ruj lekesi…

varsın kırık olsun bütün aynaların sureti resmine



“…sen gülmelisin…”

ki

ben döneyim baharıma...

İ.D.

GÖNLÜM

gönlüm vur kendini
bana
beni ona
...
de ki;
el ver,
ses ver,
yol ver
...
tutayım.
duyayım.
unutayım.
...
gönlüm
vur kendini ona
onu bana
...

(yoook yok !
kulağa hoş gelse de iyi bir fikir değil.)
...
vur kendini bana
beni ona (olduğu kadar)
...

İ.D.

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ

koyu yeşillikler içindesin sevgili
gülüşünün gölgesinde kalan
bir dağ silueti ardındaki…
dağ büyük mü sanıyor kendini ne?
üzerine düşmüşken gölgen

...

koyu yeşillikler içindesin sevgili
suyu bol,
güneşe hasret bir yaban
ikliminde

...

ne ki bu
uzanan
ellerin mi yoksa
ellerime



koyu yeşillikler içindesin sevgili
ve
ben
yokum



İ.D.

BLÖF

....
ya
sev_________sev
___________me
beni,
ya ___________ya
da____________da
yasakla____________sakla
içine
beni
...
İ.D.
şehirler kadar yol gittim...
sen' deki,
-yakınlık ne kadar da uzakmış varamadım...

İ.D.

SURETİNİN CÜMLE KAPISI

...suretinin cümle kapısı,
aç ağzını!
dönsün dilinin
altında ezberimi bozan bakla
ne varsa senden unutulup giden
bir daha
bir daha
geliversin akla...

İ.D.

ZENCİR

...
sevdan
boynuma dolanmış
zencir*,
sen
kendine doğru çektikçe
değil,
geriye doğru ittikçe
incir
...

İ.D

* zincir
bir
-düştü-
az önce
iki de düşmek üzere
şimdi,
GİTME KAL!
üçü taşımaz bu denklem


“...iki dağın arasında kalmışam...”

İ.D.
"sormadım
söylemedinya/dasormadınsöylemedim
...
...
ikimizde
kocamanbirer
sustuk
..."

İ.D.

Bana Küs

... yüzün  bir  duvara ekşimiş kimin  umurunda ...