....
hayatı boyunca aynı
espriye tutsak bir komedyen
kendisi dışında herkesi güldürebilir
ilk defa
ama hiç kimse aynı
espriye gülmez
aynı perdeden
ikinci defa
...
....
hayatı boyunca aynı
espriye tutsak bir komedyen
kendisi dışında herkesi güldürebilir
ilk defa
ama hiç kimse aynı
espriye gülmez
aynı perdeden
ikinci defa
...
nicedir
inatla aynı yere damlıyor su
hoyrat ve bilmediğim bir dilde ısrar ediyor
bense deli bir inat taşıyorum alnımda
ölsem,
kalsam
kimse bilmeyecek
nedenini...
haznem tütsü diyarı
envai çeşit yara taşıyorum
kokmasın mı?
nicedir,
boynumda bir nasır
kimin günahını taşıdıysam
artık
bilmiyorum
...
nicedir
hırlayan bir köpek
ötemde berimde dolanıyor
insani seslerle hırlıyor
boğazından anladığım dilden tükürükler saçıyor hüznüme
genzinin bir yangına mahal olduğunu biliyorum
ne susuyor,
ne gidiyor,
ne de ısırıyor...
nicedir...
kimse bilmiyor
içime musallat olan "ince"liği
bedenimde iki kafes biri yan yatmada
kaytarmada diğeri
ama
kimse
o
bilmiyor...
su akar yatağını bulur...
su dediğin neydi ki
ne oldu şimdi?
o yatak dediğin sırtı yumuşak toprak
şimdi nerede
hangi dere kaldı suyu muhafaza eden
hangi çay,
hangi göl,
balıkların yurdu hangi su
toprak mı kaldı binalardan
yatak olsundu?
su akar
yatak yalan
binalar çirkin
ve
modern zaman dediğin
küçük insanın
uzun suluklu bir aynada silüetine
bakarak
gün be gün ölmesidir.
haaaa atalar iyi niyetliymiş
de
bu sözün başka bir gideri yok
midemiz geniş değil
o kadar açlıktan sonra
...
Yek pare bütün yani sarılmış bir cigaraya içimde tütün iki parmak arası terli dudaklar iki şehir arası tekli duraklar insen almaz binsen...